YERÇEKİMLİ KARANFİL | GRAVITATIONAL CARNATION |
---|---|
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. |
Do you know little by little you are living inside me But with you there is a transfiguration For instance we drink wine, as if a carnation is falling inside us A tree is working tick tock beside us My stomach was, my mind was—this little bit remains. |
Sen o karanfile eğilimsin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına verıyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele. | You lean towards the carnation, I take and pass it to you voilà And you pass it more beautiful to another The other passes it along n'est-ce pas So goes the carnation from hand to hand. |
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce. | You see then, you and I are growing a passion, I'm touching on you, I'm warming up to you, this is not that Look how, seven colors become as one We are silently uniting. |
Edip Cansever, 1957 | English interpretation by Ayşe and David for Annabelle and Ken, June 2004 |
Notes: carnation: or “clove” (the spice) transfiguration: literally “becoming beautiful” wine: literally “rakı” (= arak, ouzo, pastis &c.) |